Opal Dental’in Genç Diş Hekimi Dt. Alev Arslan’la tanışmalısınız. “En ucuz tedavi, doğru diş fırçalamak”
“Diş Teknisyeni” babasının hayalini gerçekleştiren bir evlat, kendi kliniğini açarak iş hayatında mücadele etmenin günümüze dair tüm zorluklarını yaşayan orijinal diplomalı bir hekim, rekabetin güçlü olduğu iş hayatında kendi yolculuğunda babası ile çalışan Didim Opal Dental’in genç, idealist, duygusal ve de çalışkan doktoru Diş Hekimi Alev Arslan’ı yakından tanımanızı, tanışmanızı çok isterim.
Öncelikle genç bir diş hekimi olarak kendisine okul hayatından hemen sonra günümüzün zor koşullarında kendi diş kliniğinde hekimlik yapmanın zorluklarını sordum. Didim’de her yıl açılan yeni diş kliniklerin olduğunu biliyoruz, günden güne yükselen Sağlık Turizmi ile gelişen rekabet piyasasının hastalar ve yapılan uygulamalara olan yansımasını sordum. İnstagram’da karşımıza çıkan görselleri, inanması güç muhteşem değişimlerin neler olduğunu nasıl olduğunu sordum. Diş hekimliğine ve de uygulanan çeşitli tedavi yöntemlerine dair bilmek ve öğrenmek istediğim pek çok detayı sordum. Diş temizliği, implant, kaplama ya da Hollywood Smile gibi popüler sağlık terimlerini sordum. Baba kız birlikte çalışmanın nasıl olduğunu? Didim’de sayıları giderek artan diş kliniklerinin gerek hastalar gerekse de meslek örgütleri açısından yansımasını, genç bir hekim olarak günümüz koşulları ile değerlendirmesini bekleyerek sorular sordum. Açıkçası bazı sorularıma Umut’cuğum keşke bunu sormasaydın demesini bekledim ama demedi. Takır takır samimi cevaplar aldığım keyifli bir sohbet oldu. Diş hekimi olmak isteyen genç arkadaşlarımın özellikle okumasını istediğim bu özel röportajın keyifle okumasını dilerim.
- Sevgili Alev, Diş hekimi olmaya giden sürecini serüvenini merak ediyorum. Hayalindeki işi mi yapıyorsun?
Açıkçası ben bu mesleğe doğmuş bir insanım diyebiliriz. Şöyle ifade edeyim, babam , tecrübeli yıllarıdır bu sektörün içerisinde olan, sektörün gelişimine katkı veren çok da başarılı bir diş teknikeridir. Tam da bu sebeple aileden gelen bir diş geçmişimiz var zaten. Haliyle ben de içine doğdum ve başka bir şekilde de var olmak istemedim. Aslında ilk hayalim çocuk doktoru olmaktı. Yine Hekim olmak istiyorum yani, yine doktor olmak istiyordum ama sonra baktım ki benim mentalim çocukların o hasta haline dayanamayacak, çocukların hasta olmasına doktor olarak bile katlanamayacağımı düşündüğüm, içim parçalandığı için de o fikirden uzaklaştım, vazgeçtim. Ama babam da beni diş hekimi olmam için çok zorlardı. Aslında diş hekimi olmamı babam çok istiyordu.
Diş hekimliğinin de içindeyim, içine doğdum zaten. Babam diş teknikeri olduğu için bütün çevremiz diş hekimleri, diş teknisyenleri, akrilik kokusu kardeşimle biz öyle bir ortamda ve çevrede büyüdük. 11. Sınıfta falan ben de diş hekimi olmaya çoktan karar vermiştim. Böylece hem hekim olacaktım hem de çok ciddi problemler yaşatan ölümlü vakası olmayan bir hekimlik. Allah’a çok şükür olsun bugün hem insanları mutlu edebileceğim bir mesleğim var hem de yine hayallerimdeki meslek olan doktorluğu yapıyorum. Başlarda biraz mesafeli de olsam sonrasında işimi çok sevdim.
Şiddetli diş ağrısıyla gelen hastamın iyileşmesi, ağrısının geçmesi, konuşamayan hastaların konuşması, gülmekten bile çekinen insanların kocaman gülmelerini sağlamak özellikle gülüş tasarımı ile gelen muhteşem değişimler çok hoşuma gidiyor. Çok severek yapıyorum işimi. En başlarda ne kadar istemesem de bugün gerçekten işimi çok severek yapıyorum, insanların daha sağlıklı ve mutlu olduğunu gördükçe de motive oluyorum.
- Diş Hekimi olmak isteyen genç arkadaşlara söyleyeceklerinin kıymetli tavsiyeler olduğunu düşünüyorum.
Ben İstanbul Medipol Üniversitesinden mezunum ama mezun olmadan önce de yani hatta çocukluğumdan itibaren sektörün içinde olduğum için sektörün tüm paydaşlarını gözlemleme ve deneyim kazanma şansı edindim.
Mesela diş depolarında çalıştım. Kullanılan tüm malzemeyi öğrenme şansım oldu. Başka hocalarımın yanında asistanlık yaptım. İşte nasıl hasta bakıyorlar? Hasta ile iletişimleri nasıl? Her asistan gibi saction tuttum, yani aletleri yıkadım, dezenfektan yaptım o zamanlar ve daha mezun olmadan da zaten bir hekim arkadaşımın yanında böyle küçük bir staj gibi de çalışmaya başladım. Basit vakalarla okulda öğrendiklerimi orada gerçek hastalara bakarak devam ettirdim.
Zaten de sadece okulda öğrenilenler asla yetmiyor. Bizim işimizin eğitiminde deneyim ve tecrübe çok kıymetli. Bir şekilde pratik yapmanın bir yolunu bulsunlar. Diş Hekimliği Mesleğini tercih edecek genç arkadaşlarım için tavsiyem okuyacakları okulun kendi hastanesi olsun. Güzel hasta döndüren bir üniversite seçmelerini öneririm. Mesela benim mezun olduğum Medipol Üniversitesi bu konuda başlarda çok iyiydi ama sonrasında hasta sayısı giderek azaldı. Biz hekim adayları hasta için birbirimizle kapışmaya başladık. Ne kadar çok vaka görürsen kendini o kadar gelişebiliyorsun. Sonrasında da istesen de gelişemiyorsun. Kendini geliştirmek bizim mesleğin vazgeçilmezi. Hiçbir zaman durmayan bir meslek bizimkisi. Teknoloji sürekli gelişiyor, hastalıklar tanı ve tedavi yöntemleri değişiyor, kullanılan malzemelerimiz değişiyor. Sürekli aktif kalman gereken bir meslek. Yani okulda öğrendiğinle bitmiyor. Kendini sürekli geliştirmek zorundasın.
- Günümüz şartlarında ve Didim’de Diş Hekimliği sahiden kazandırıyor mu?
Diş hekimliği ve klinik yapmak o kadar kolay mı artık değil. ( Gülüyor) Yani şöyle belki bundan 15 sene öncesi için belki evet ama artık hiç değil. Genel sorunumuz da çok fazla fakülte var, çok fazla mezun var ve artık sağlıktan ve sanattan çok ticarete döndü. Sağlıktan çok ticarete döndüğü için de klinik açabilecek maddi gücü olan işte meslektaşlarım ya da meslektaşım olmayan kişiler ticari hamlelerle klinikler açarak ucuz işçilikle hizmet verenler oluştu.
Devlette kadro bulmak çok zor. Özel sektör çok yorucu ve çok fazla seçenek olduğu için artık hastanın kapıdan girmesini sağlamak için bile çok doğru çizgide hatasız yürümek lazım. Gerçekten artık herkes her şeye erişebildiği ve de hekim olarak bizler her ne öneride bulursak bulunalım hastalarımız önce Google’a sorduğu için tanı teşhis tedavi süreçleri de farklı ilerliyor. Bana gelip doğrudan hatalı ve eksik biçimde “Bunu böyle istiyorum” diyen hastalarım var ve inanın bazen ikna edemiyorum, kabul ettiremiyorum.
Benim dişimi çek, hayır çekmeme gerek yok ki belki o dişi kurtarabiliriz desem de bana ısrarla “sorunlu dişi çek, implant yapalım, ömürlükmüş” diyenler oluyor. İşte bu da doğru bilinen yanlışlardandır. Lütfen bırakın da Google değil de ağzınızı gören, dişinizi muayene eden hekimler karar versin ne yapılacağına.
“Diş taşlarınız var, temizlemeliyiz” dediğimde bana “ Hocam diş taşlarını temizlemek işte zarar veriyormuş, kalsın” diyorlar. İnsanlarla uğraşmaya sabrı olan ve zor bir yolda yürüdüğünü bilen, sabırlı, sakin, ikna kabiliyeti yüksek ve de işini severek yapan hekim değilseniz işiniz çok zor. Diş hekimliği okulda da zor, okuması da zor, mezun zorluktan sonra iş hayatında da zor.
Diş Hekimliği eğitiminde okul süreci de çok maliyetli. Çoğu hekim arkadaşım okurken maalesef devletten de destek alamadığımız için kullanılması lazım gelen çoğu malzemeyi eğitim malzemesini kendimiz almamız gerekiyor. Özel sektörde malzemeler çok pahalı ve okul sürecinde de bir öğrencinin bunu karşılaması çok zor. Çok fazla malzeme talep ediyorlar, sana bir liste veriyorlar, git bunları al gel” diyorlar. Seçemiyorsun bunu alıp bunu almayayım da diyemiyorsun bütün listeyi almak gerektiği için çok çok fazla masraflı ve zor.
- Kendi kliniğini açmaya karar vermen yani Opal Dental Klinik ve Laboratuvar açma fikri ve Didim’e yerleşmen tüm bu süreç nasıl gelişti?
Çocukluğumdan bu yana hep çalıştım, daha öğrenciyken bu sektörün içindeydim. Sonra mezun olunca da İstanbul’da o yanında çalıştığım hekim arkadaşımdan muayenehanesini devraldım. İlk olarak İstanbul’da muayenehanecilik yaptım.
- Yeni mezunsun, yaşın çok küçük, İstanbul gibi bir metropolde tek hekimli muayenehanecilik yapmak seni zorlamadı mı?
Aslında zorlamadım. Çünkü o da şöyle, yalanında çalıştığım hocam sağ olsun. Bana çok konuda çok destek oldu. Öğrenciliğimi de onun yanında staj yaparak geçirdiğim için, çoğu arkadaşım gibi mezuniyetim sonrasında sudan çıkmış, balık gibi girmedim mesleğe. Bende mesleki olarak çok şey, çoktan oturmuştu.
Tek başıma halledebileceğim her şeyi hallettim ama yine de durmam gereken yeri de bildim. Gerektiğinde destek aldım. Yani mesela cerrahide destek aldım. Ya da ne bileyim işte bazen kanal tedavisinde destek aldım. Hani her zaman benden daha iyi bilen birilerinin olduğunu iyi bildiğim için durmam gereken yerde durdum. Benden büyük hocalarımdan, durumun uzmanlardan destekler alarak sürekli kendimi geliştirdim. Bugün bile kendi kliniğimde yani Opal Dental Clinic’te herkes her şeyi yapamaz.
Biliyorum ki ben gülüş tasarımında çok iyiyim. Tercihim de gülüş tasarımında iyi olmak, mesela cerrahim o kadar iyi değil. Bu konuda da destek alıyorum. Bana göre ekip olarak çalışmak lazım. Bizim sektörde herkes her şeyi yaparsa bence bir yerler eksik kalıyor diyebilirim. Bir alanda uzmanlaşmanın önemli ve kıymetli olduğunu düşünüyorum.
- Tercihen gülüş tasarımında olmayı istemen, bu tercihin biraz da sanki böyle kıyı kentlerine kliniğe gelen hasta profiliyle ilgili bir gerçeklikten dolayı olabilir mi? Diye merek ettim. Sağlık turizminde daha çok gülüş tasarımı ya da daha çok estetik uygulamalar mı geliyor?
Gülüş tasarımı ya da diş estetiği bana göre daha çok sosyal medyanın güçlenen varlığı ile ilgili artış gösteren bir durum haline geldi. Hollywood kültürünün dünyaya pazarladığı bir durum. Sadece gülüş tasarımı da değil, tüm estetik uygulamalarında artış olduğu kaçınılmaz bir gerçek. Tüm estetik uygulamaları günümüz gerçeği.
Eskiden mesela mesleğimiz daha çok sağlık ve onarım üzerindeyken şimdi gencecik hastalar geliyor dişlerini kestirmek istiyorlar. Şahsen ben kesmiyorum. Yapmıyorum. Sağlık öncelikli estetik uygulamalar yapıyorum. Estetik kaygılarla gelen daha çok genç ve sağlıklı sapasağlam dişlerini kestirmek isteyen çoğu hastayı da geri gönderiyorum. İstanbul’da çok çok fazlaydı. Daha 20 yaşında ama 20 yaşında o kararı veriyor. Hollywood Smile uygulaması yaptırmak için bana gelip sapasağlam dişini kestirmek istiyorlar. “Ben bu işlemi yapmam, kesmem git diyordum” Çok demişimdir yani.
- “Daha yaşın çok genç sana Hollywood Smile yapmam” derken bu işlemin ne olduğunu neden bu kadar popüler olduğunu ve de açıkçası neden yaşı küçük çok genç kişilerde uygulamadığını merak ettim.
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de Hollywood Smile Design olarak adlandırılan durum gülüş tasarımı uygulamasıdır. Dişlerimiz sağlıklı bile olsalar, herkes de doğuştan kusursuz bir gülüşe sahip değil. Dişlerimiz bazen çene yapısına bağlı olarak asimetrik olabiliyor. Hatta çarpık diş yapısına sahip olabiliriz, kırılmış, çatlamış ya da yapısal olarak hasar görmüş dişlerimiz olabilir, bazen dişlerimiz arasında dikkat çeken aralıklar boşluklar olabilir. Belki eksik bir dişimiz sebebi ile zaman içerisinde diş yapısında bozulmalar olabiliyor, renk bozulmaları ya da rahatsız edici diş lekeleri gibi durumlar karşısında estetik ve fonksiyonel sorunları aynı anda çözmeyi amaçlayan kapsamlı bir uygulamadır.
Hollywood ünlülerinin parlayan gülüşlerinden ilham alınarak, herkesin kendine özgü, mükemmel gülüşe kavuşması, inci gibi simetrik ve parlak dişlerle kişiye özel doğal bir gülümseme yaratmak hedeflenir ve estetik bir diş tedavisidir. 18 yaşını doldurmamış bireylere de daha henüz diş ve çene gelişimlerini tamamlamadıkları için de uygulanmaz. Bir kere estetik uygulamaların tamamı için geçerli bir durum bu yapılan her işlem sağlık açısından da uygunluk gerektirir.
Aslında bu Hollywood Smile dediğimiz gülüş tasarım uygulaması işlemi detaylı ve kapsamlı bir ağız ve diş muayenesini de kapsar. Ağız içi yapısını inceleriz, hastamızın estetik kaygılarını dinleyerek, sağlığınızı önceleyerek yaptığımız gülüş analizinde yüz hatlarınız , ten renginiz, dudak yapınız ve de diş etlerinizin görünürlüğü gibi pek çok faktörü değerlendirirken aynı zamanda dijital gülüş tasarımı (DSD) teknolojisini de kullanıyoruz.
Fakat tüm bu aşamalardan önce ağız ve diş sağlığınızın tam olması şarttır. Eğer dişlerinizde tedavi olmanız gereken durumlar mesela çürük, iltihap ya da eksiklikler kanal tedavileri gerektiren özel durumlar varsa ilk önce tedavileri tamamlayıp estetiğe uyumlu ve faydalı bir ağız yapısı elde edildikten sonra gülüş tasarım uygulamasına geçiyoruz. Henüz çok genç ve sağlıklı bir ağız yapısı olan genç hastalarımız zaman zaman moda ya da diğer estetik kaygılarla hızlı kararlar alabildikleri için, hastamız çok daha estetik bir gülüş istiyor diye sağlıklı dişlerini kesmek yerine onlar için başka özel uygulamalar tavsiye ediyorum. Çok daha farklı yöntemler de var. Dişe daha az zarar veren, incecik yaprak porselenler var mesela, kompozitler var teknoloji çok gelişti. Artık dişlere zarar vermeden ya da en az zararla da estetik işlemler yapabiliyoruz. Hiçbir hekim de sağlıklı bir dişe kıyıp kesemez bana göre. Önce sağlık. Gözlemlerime göre artık doğal ve sağlıklı olana dönüş de çoktan başladı. Tabii burada hasta hikayeleri de etkili oldu.
- Uzun ve de pahalı bir tedavi sürecinden mi bahsediyoruz? Peki nasıl olabiliyor da bir ya da iki haftalık tatil programında inci gibi dişlerle dönebiliyor yurt dışından gelen hastalar? Çünkü bu Hollywood Smile daha çok yurtdışından gelen kişilerden talep görüyor anladığım kadarı ile ya da şöyle mi sormalıyım neden daha çok yurtdışından gelen kişilerden mi talep görüyor?
Tedavi süreci kişiden kişiye değiştiği için tam olarak şu kadar gün sürer diyemiyorum ama sorunsuz da az sorunlu bir ağız yapısında 3 ile 15 gün arasında değişiyor. Teknoloji o kadar gelişti ki bazı işlemler düşünülenden çok daha hızlı ve hasta için konforlu. Yurtdışından gelen hastalarımız için şartlarımız çok daha tercih edilir. Türkiye bu konuda çok tercih ediliyor çünkü hem ekonomik bir tatil hem de sağlık hizmetleri konusunda çok daha ekonomik ve de en önemlisi bizler artık çok deneyimli hekimleriz işlemlerimiz sağlık odaklı olduğu için tercih ediliyor. Bazen minimal dokunuşlarla çok kısa sürede tamamlanan ve sağlıklı, estetik ve fonksiyonel işlemlerimiz var. Gerçekten de yurtdışına göre gerek hammadde gerekse de işçilik fiyatları bizim ülkemizde çok uygun. Dediğim gibi bizler de artık tecrübeli ve deneyimli hekimleriz. Çok öncesinden tedavi planlayıp, kişilerin tatilinde tatil keyfine de engel olmadan tamamlıyoruz süreci. Eğer tedavisi beklenenden uzun sürüyorsa hastamız zaman zaman tekrar gelmek durumunda da kalabiliyor. Yine tüm sağlık planlamasını en ekonomik şart ve koşulları oluşturarak sürdürüyoruz.
- Didim’de diş kliniği sayısında geçmiş yıllara göre müthiş bir artış gözlemliyorum. Bu Didim’in sağlık turizminde geliştiğini, diş sağlığı ve estetik diş hekimliği açısından tercih edilir bir bölge olduğunu mu gösteriyor?
Evet son yıllarda Didim bu konuda diğer tatil beldelerinde de olduğu gibi talep görüyor. Ben Didim’de kendi halinde hizmet veren. Önceliği estetikten öte ağız ve diş sağlığı olan, kaliteli ve sertifikalı malzeme kullanan, kendi laboratuvarı ile hizmet veren sayılı hekim kliniklerinden biriyim. Sektörümüzde ise bazı yatırımcılar sağlık sektörünü tanımasa bilmese bile tamamen ticari yaklaşımla bu iş para kazandırıyor mantığı ile çok hekimli çok lüks klinikler açarak hekim arkadaşlarımızı da ticari çalışmaya zorlayabiliyorlar. Bunu kötülemek için de söylemiyorum ama şimdi bir hekimin alışveriş yapmasıyla, malzeme seçmesi ile malzemenin kalitesini algılamasıyla ticaret yapan iş insanının tercihleri aynı olabilir mi?
Ticari işletmelerde olay bir biçimde ticari öncelikle yürütülüyor. Hasta bilmez ve anlamaz ki hangi malzemeyi kullandın ya da malzeme kalitesi de kendini hemen ortaya koymaz. Zaman içerisinde anlaşılır ki bu konuda çokça da şikayetler olduğu da doğrudur. Hekim arkadaşlarımız klinikteki malzemeyi kullanmak zorunda kalmıştır. O ticari kliniğe bir yıl sonra tekrar kontrole gittiğinizde aynı hekimi orada bulmak bile mümkün olamayabiliyor. Benim gibi hekim kliniklerinde ise hastamız ağrısı varsa gece bile arasa ben kalkar gider, gecenin bir yarısı o kliniği açarım.
Kendi bünyemizde laboratuvarımızın olması bana göre kliniğimizin en büyük avantajı. Babam olduğu için söylemiyorum ama pek çok hekim tarafından tercih edilen, malzeme kalitesi ve işçiliği ile isim yapmış yıllardır sektörde hizmet veren sektöre değer katan bir diş teknisyeni ile çalışmak da bana göre diğer büyük avantajımız.
Kendi bünyemizde laboratuvarımızın olması ile hem zamandan tasarruf edebiliyoruz hem de en ufak bir sorunda hemen laboratuvara ulaşabiliyorum. Kargo sürecini yaşamıyoruz mesela, dişin en ufak bir problemde gidip gelmesi bile süreci en az iki gün atan bir durum. Biz bunu kliniğimizde gün içinde yapabiliyoruz çünkü yan yanayız. Laboratuvarımız hemen yan binada. Laboratuvar ve diş üretimleri hekimler için çok önemlidir. Kendi bünyesinde olmasa bile önemlidir çünkü insan güvendiği birisiye çalışmalıdır. Hangi malzemeyi kullanılıyor? Nasıl üretim yapılıyor? İşçilikleri nasıl? Üretime dair de her şeyi bilmek lazım. Yani bu hekimler için olduğu kadar diş teknisyenleri için de önemli.
Kullandığımız tüm malzemeyi de hastamıza gösterip neyi nasıl seçeceğini, nasıl üretildiğini tüm bu süreçleri görmesini sağlıyorum. Bu durum da hastamızda hem psikolojik olarak hem de kendini iyileştirmesi anlamında süreci hızlandırıyor. Diş üretiminde ya da kliniğimizde her kullandığımız her malzememiz garantili ve sertifikalıdır.
Biz işte baba kız olarak değil profesyonel bir ekip olarak çalışıyoruz. Tüm malzemeyi ben seçerim, gerçekten kaliteli mi, hangi malzemeye ne kadar güvenebilirim bunu iyi biliyordum. Baba kız birlikte çalışmamız da bir başka avantaj beraber karar verdiğimiz her durumda birbirimizi zora sokmadan, birbirimizle gurur duyabileceğimiz referanslar yaratarak işlem yapmamız gerekiyor. Elbette biz de bir işletmeyiz ve fiyat performans olarak da tabii ki değerlendirmeler yapıyoruz ama ucuz olanı değil her zaman kaliteli ve sağlıklı olanı tercih ediyoruz. Kendi ağzımızda olmasını istemediğimiz herhangi bir malzemeyi hiçbir hastamız da koymama prensibiyle ilerliyoruz. Bütün yaptığımız işlemleri sertifikalandırıyoruz ve her aşamada hastamızı bilgilendiriyoruz. Hastamız daha ekonomik bir malzeme de tercih edebilir ama o durumda bile en sağlıklı olanı önerebiliyoruz. Bu çok keyifli, çok güzel bir şey.
- Baba kız olarak birlikte çalışmak sizin için avantaj olduğu kadar da zor olmalı. Özel bir soru olmayacaksa birlikte çalışmanın zorlukları neler?
Bir taraftan çok keyifli ve avantajlı ama evet bir diğer taraftan da çok zor olabiliyor. Zaman zaman çatışıyoruz. Bildiğim çoğu doğruyu babamdan öğrendim ve babam bana meslek hayatımda çok şey kattı ama şayet zaman zaman ben onun söylediği bir şeye, duruma itiraz ediyorsam bazen de ters tepiyor, sert tepkiler verebiliyor. Eminim başka bir hekim söylese bana yaptığı gibi sert eleştirileri yapmaz ama ben kızıyım ve birbirimizi ikna etmemiz hiç kolay olmuyor. İşin doğrusu beni çok eleştirmesi de beni geliştirirdi. Babamdan o kadar çok eleştiriye maruz kaldım ki başka bir hekimin maruz kalmayacağı kadar çok eleştiriye maruz kaldığım için bu durum da beni mükemmelleştirdi. Eğer bir dişi kesiyorsam işlemin mükemmel olması gerekiyor, babamın bir hata bulmaması lazım. O da çok fazla hatam olduğu için değil benim hep daha iyi olmamı istediğinden beni acımasızca eleştirmiştir. Birbirimizin en ufak hatalarına bile tolerans göstermiyoruz. Fakat bu bizim baba kız çatışmalarımız da birbirimizi geliştirdiğimiz süreçler yaratıyor. Biz ne kadar çok çatışıyorsak ortaya o kadar güzel dişler, gülüşler ve yüksek hasta memnuniyeti çıkıyor diyebilirim. Sanıyorum ki bu durumu hastalarımız açısından avantaja dönüştürdük.
- Diş hekiminin tecrübesi deneyimi kadar diş teknisyeni ve diş üretimi, ham madde, malzeme seçimi ve tüm diğer detaylar da diş hekimi kadar önemli anladığım kadarı ile. Hastalar hekimin hangi malzemeyi kullandığını ne kadar kaliteli ya da ucuz malzeme diye nereden nasıl bilecek?
Tabii ki bir bütün. Hekim ne kadar doğru iş yaparsa yapsın teknisyen o kadar kötü iş yaparsa o işin hiçbir anlamı yok. Teknisyen ne kadar iyi iş yaparsa yapsın hekim kötü iş yaparsa da işin iyi bir anlamı yok. Yani burada bir ekip olmak lazım. Ekipçe doğru iş yapmak lazım. Tüm adımları birlikte tasarlamak lazım. O yüzden zaten kendi bünyesinde laboratuvar olması kliniğimizin en büyük avantajı. İstediğin kadar iyi hekim ol şayet laboratuvar kötü üterim yapıyorsa ortada kötü işçilik varsa hastamız mutsuz. Ya da tam tersi. Bizim işimiz ayrılmaz bir büyün ve ekip işi. Doğru ve güvenilir ekip ile çalışmak çok önemli. Bilgisi ve tecrübesi olan işçiliği, sanatı iyi bir diş teknisyeni diş hekimi için en önemli paydaştır. İşte bu konuda çok şanslıyım.
Pek çok başka hekim arkadaşıma ve başka kliniklere de başarıyla hizmet veriyor laboratuvarımız ve babam diye söylemiyorum gerçekten sektörüne hizmetleri ile değer katanlardandır.
Elbette ki herkes öncelikle fiyat performans değerlendirmesi yapacaktır. Özellikle Türkiye’de mesela maalesef implant markaları konusunda çoğu klinik de dürüst değil. Yıllardır üretim yapan Alman yapımı ve yüksek kaliteye sahip implantlar artık isim yapmıştır ve çoğu hastamız Alman implant ister. Tamam Alman implant da yani bin ayrı alman implant markası var hangisi? Gerçekten de Alman implant mı yoksa üzerinde öyle mi yazıyor? Şunu da bilmemiz gerekiyor yani çoğu Alman implant markasının fabrikası da işçiliğin daha ucuz olduğu zaten başka ülkede. Çünkü mecburen böyle. Almanya’da işçilik daha pahalı olduğu için çoğu Alman implant markası da üretimde daha ucuz iş gücünü tercih ediyor. Mesela benim kullandığım Alman implant markasının fabrikası Kore’de ve gerçekten çok farklı fiyat aralıkları var. Çok fazla marka var. Eskiden 100 çeşit marka vardıysa şimdi belki 10.000 çeşit 100.000 çeşit marka var. Burada hastalara şunu önereceğim. Ağzınızda ne olduğunu bilmeniz lazım. Sertifikalı malzeme istesinler. Ben tüm hastalarıma ne kullanıyorsam dürüstçe şu, marka bu marka diye söyleyip fiyat performansına göre sertifikalı bir ürün ya da markayı seçmelerini sağlıyorum. Hastamız en pahalısını da seçebilir ama daha ekonomik bir malzeme de tercih edebilir hepsinin de stickerları var. Yani ağzında ne olduğunu, boyunu, çapını malzemesini, her şeyini bulabileceğin karekodla tanımlanmış kaydı olan özel imzalar bunlar.
Benim en çok yaşadığım sorulardan birisidir bu mesela. Bir başka klinikten implant değişimi için hasta geliyor mesela ama sertifikası yok, ağzında ne var bilmiyoruz. Şimdi onların her markanın bir sürü farklı vidası var, farklı üst yapısı var. Markasını bilmeden üst yapısını da değiştiremiyoruz. O yüzden herkes markasını öğrenmeli ve yani ağzında ne olduğunu bilmeli.
- Peki fiyat performans açısından yaklaşırsak bana göre de elbette herkes en kaliteli olanı en ucuza almak isteyecek. Anladığım kadarı ile en ucuzu en kötüsü demek değil ya da pahalısı en iyisi demek değil. Hasta neye göre nasıl karar verilecek?
Şimdi burada şu asıl olay hekime olan güven ve kendini kanıtlamış firmalar var mesela Türkiye’de. Yerli üretimdir, fiyat olarak da diğerlerine göre daha uygundur ve güçlü distribütör ağı var. Hani her türlü eksik malzemeyi bulabiliyorsun. Bu çok önemli mesela ben bir firma ile çalışıyorum ve altı senedir malzemelerini kullanıyorum ve bu zamana kadar hiçbir sorun yaşamadığım için hala da kullanmaya devam ediyorum. Kendini kanıtlamış firmalarla çalışmak önemli. Distribütörü olması önemli.
Örneğin Alman bir hastamız geldi ve implant uygulaması yaptık. Hastamız ülkesine döndü ve geri gelemiyor. Oldu ya diyelim ki sorun yaşadı. Eğer elinde sertifikası varsa yani Sticker’ı varsa biz orada ilgili firmayla iletişime geçip o parçayı temin edebiliyor ve sorunu kolayca ve çok daha ekonomik çözebiliyoruz. Bu önemli bir avantaj. Yani firmanın global ağı hasta konforunu saldırıyor.
Eğer markası bilinmeyen sertifikası olmayan bir implant sorun çıkarmış ise mecburen uyutulmalı, yani uyutulmaktan kastım şu kullanılamayıp kemiği içinde bırakılacak. Çünkü üstüne bir değişiklik yapılamadığında o yapay kökün de bir anlamı kalmıyor. Neticede implant dediğimiz şey komple yapay kök. Yani normal ağzımızda olan mekanizmanın aynısı sadece implant dediğimiz kısım kemiğin içinde kalan kökü taklit eden bir bölge. Bunların birkaç farklı parçası var işte kökün dışına çıkan o dışarıda görünen kısmın arasında bir parça var üstüne biz kaplama yapıyoruz. Normal bir dişi taklit ediyoruz implant uygulaması ile ama yine doğru bilinen yanlışlardan biri de şu ki hiçbir implant dişin yerini tutmaz.
İmplant dişi çok iyi taklit ediyor ama dişten daha ilkel bir mekanizmadır. Yani kendi dişimiz kadar gelişmiş değildir olamaz da. Kendi dişlerimizin reseptörleri var implantta bu yok ve haliyle implant kendi dişimizin ilkel bir versiyonudur. Çok güzel bir teknoloji ama sağlam dişi çekip implant yapmak da dünyanın en mantıksız şeyi. Ama tabii bazen mecbur kaldığımız durumlar da olabiliyor. Ben bir dişi kurtarabildiğim kadar kurtarmaya çalışıyorum çünkü hiçbir şey kendi dişimizin de diş kökümüzün de yerini tutmaz. Ne kadar gelişmiş teknoloji olursa olsun kendi diş kökümüzün mekanizması kadar gelişmişini de henüz yapamadılar.
- Sahiden de merak ettim, bu İmplant efsanesi olayı nedir? İmplantın ömrü nedir?
İmplant dişi taklit ediyor ve ömrü dişimizde de olduğu gibi aslında implant kendi kendine zarar gören bir mekanizma değildir. Evet dayanıklı da bir malzeme ama diş kökümüzde olduğu gibi çevresindeki kemikte bir enfeksiyon gelişmesi işte diş etine iyi bakılmaması üstündeki Kron’un yanlış kuvvet alması gibi pek çok duruma bağlı olarak değişir ve burada implantın ömrü hem hekim hem hastanın sorumluluğundadır.
Doğru bir protez yapıldığında implant ömürlüktür bu doğru ama implant sonsuza kadar kalır yanlıştır. Çünkü hiçbir şey yapmasak bakmazsak doğru fırçalamazsak o da gider.
Günümüzün tüketim alışkanlıkları her şeyi yok etmek üzerine, cildimiz bozuluyor, dişlerimiz bozuluyor, saçlarımız bozuluyor ve üstelik estetik algısının da çok yüksek olduğu günlerdeyiz. Bu sebeple dişlerimize de kendimize de her zamankinden daha çok bakmalıyız. Evet yani belli bir yaştan sonra diş kayıplarında ya da problemlerinde estetik gülüş tasarımı ya da implant uygulaması çok mantıklı. Çünkü insanın hem öz güvenini yeniliyor. Hem çiğneme fonksiyonunu sağlıyor. Çünkü bazen dış kayıpları da bizim sağlığımızı çok etkiler. Diş çürümeleri de sağlığımızı kötü etkiler. Bu hem sağlıkla hem estetikle birleştiğimde çok mantıklı bir tedavi.
Gelen turistler için de her birey farklıdır. Herkesin sağlığı kendine özeldir. Biz bir röntgen çekmeden, muayene etmeden işte şunu yaparız, bunu yaparız şu kadar günde yaparız dememeliyiz. Çünkü her birey çok başka. Her bireyin ihtiyaçları çok başka ve gülüş tasarımı da kişiye özel bir şeydir. Yani yüzüme işte göz rengine, vücuduna, yüzünün şekline dudak yapısına her şey birbirine bağlı ve biz bunu kişiye özel yapıyoruz hiçbir işlem fabrikasyon değil. Emek eve işçilik var ortada.
- Genç bir hekim olarak okurlarımıza ya da takipçilerimize “Mutlaka yapın! ya da “Sakın yapmayın” diyeceğiniz tavsiyeler olsaydı?
Mutlaka dişlerinizi fırçalayın. En az iki dakika ve günde iki defa. Doğru fırçalamak da çok önemli. Boşuna fırçalamayın. En ucuz tedavi diş fırçalamak.
Zamanla bizim vücudumuzda da bazı değişiklikler oluyor. Yaş aldıkça ya da çeşitli sebeplerle diş etlerimiz çekiliyor, kemiklerimiz eriyor azalıyor yaşla birlikte gelen çok da normal değişiklikler şeyler bunlar.
Mesela bu diş dişlerinin geri çekilmesiyle kaplamalarda bazı açıklar oluşabiliyor ve mecbur değiştirmek gerekiyor. Hem artık kullandığımız malzemeler eskisinden çok daha iyi. Diş eti açıksa dişiniz savunmasız demektir. Yaptığımız kaplamanın mantığı da zaten dişimizi dış etkenlerden korumak. Eğer diş etinizde geri çekilme varsa, dişiniz savunmasız kalıyor. Dış etkenlere maruz kalmaya başlıyor ve hastamız istese de orayı temizleyemiyor. Hatta o atıklar ya da o atığı çıkarmak için farkında olmadan dişine daha da zarar verebiliyor hastamız. Böylesi durumlarda dişe zarar vermeden zaman kaybetmeden hekime görünmelerini tavsiye ederim. Bizim dişte kullandığımız yapıştırıcı malzemeler tamamen dişin yüzeyini kaplayarak dişin içine diş etkenlerin mikrop üretmesini ve çürük yapmasını engelliyor.
Dişim çıktı ama bir süre böyle kullanayım diye bir şey olmaz, beklemeyin ve mutlaka hekime gidip tekrar onu sabitlemek lazım.
Mesela işte diş temizliği dişlere zararlıdır ya da diş taşlarını temizlettim, araları açıldı ve dişlerimi kaybettim gibi şeyler de duyuyorum. Bunu da düzeltmek isterim ki dişin koruyucu tabakası diş minesi çok kıymetlidir. Yani mine tabakasını kaybetmek dişin kaybına sebep olan en temel şeylerden biri olan çürüklere sebep olur. Şimdi biz karbonatla dişlerimizi fırçaladığımız zaman bu mikro partiküllü bir şey. Zaten elimizle bile hissedebildiğimiz bir şey ki fırçayı ile bunu oraya dişe sürtmek, dişte hassas diş minesinde çizikler oluşturuyor ve lekelenmeleri arttırıyor. Hekimler bile dişi hiç aşındırmadan temizleyemiyor.
Dişlerimizi birazcık sakin bırakalım mesela çok sert fırçalar kullanmamak lazım. Sert fırça daha iyi temizler gibi bir yanlış algı var, sert fırça evet temizliyormuş gibi görünür ama dişi çizer yani yüzeyine çizdiği için aslında kazıyor. Dişi kazığı için daha iyi temizlemiş gibi görünüyor ama aksine uzun dönemde bize daha çok leke temizlenemeyen bölgeler oluşturur. Yumuşak fırçalar kullanmak lazım ve dişi doğru fırçalamak lazım. Her zaman diş etinden dişe doğru süpürme hareketi yapmak lazım. Hani böyle sağ sol sağ sol sağ sol yapmamak lazım. Yani onlar da yanlış. Ben her gelen hastamı anlatıyorum. İçinde partikül olmayan diş macunları öneriyorum. Bazen doğala yöneleceğiz diye ağzımıza bir sürü gereksiz kimyasal sokmak, karbonatla falan diş fırçalamak dünyanın en mantıksız şeyi.
- Okunması da zor mezun olması da zor. Klinikte çalışması da zor, hatta diyorsun ki hekimlikte tecrübe çok kıymetli ama okurken nerdeyse hasta savaşları yapılıyor diyorsun. Günümüzün hızla değişen teknolojisiyle üretilen malzemeler de kullanılan malzemeler fiyatları da hastalar da sürekli değişiyor. Hata kaldırmayan ve sahiden de yorucu bir işiniz var. Mesleki dayanışma ya da meslek örgütlerinin performansı nasıl?
Gülüyor. Keşke ihtiyaç duyduğumuz yeterli dayanışmayı sergileyebilsek. Didim’de klinik açmadan önce elimde çiçeğimle tek tek tüm klinikleri ve hekim arkadaşları dolaştım. Tıpkı hastalarımız gibi. Bence sadece Didim’de değil tüm bölgelerde bu durum aynı. Yeterli mesleki dayanışma sergileyemiyoruz. Her meslekte olduğu gibi bizim mesleğimizde de ticari performansı ön planda tutan hekim arkadaşlarım var. Maalesef estetik kaygıları değil de kaliteli malzemeler ile insan sağlığını önceleyerek hizmet vermek günden güne daha çok zor. Ülkemiz koşulları da malum. Her gün güncellenen fiyat listeleri ve size sürekli “Ama bana şuradan şu kadar fiyat verdiler” diyen ama verilen fiyatta hangi malzemeyi kullandıklarını hangi işleme dair bir fiyatlandırma aldığını bilmeyen tedavisini ve sağlığını tamamen ekonomik planlamak zorunda hisseden hastalarımız; sahiden zaman zaman çok zor. Huzurlu bir çalışma ortamı yarattıysanız, çalışma arkadaşlarınıza güveniyorsanız verdiğiniz hizmetten eminseniz ve de işinizi severek yapıyorsanız her sabah aynı motivasyonla geliyorsunuz kliniğe. Bu durum bende böyle. Klinikte ve laboratuvarımızda üçüncü yılımızdayız ve inanın sadece referanslarla ilerliyoruz diyebilirim. Referans olan tüm hastalarımıza sizin vesileniz ile çok teşekkür ederim.
Zamanla yarıştığını bildiğim için bu keyifli ve samimi röportaj için, bana ayırdığım zaman için bana da sağladığınız muhteşem sağlıklı gülüş için ben de çok teşekkür ederim.
Umut Kaşan / Didim – Opal Dental Dt. Alev Arslan