Ben eleniyorum galiba…

O kedici teyzeleri de anlamak varmış..
Sonunda delirip kendi kendine yazan, çizen, kendi sığınağında, her şeyden ve herkesten izole yapayalnız, kedili bir hayatı seçmeme ramak kaldı. Hani şu sokakta insanlara selam vermeyip, insanları, diğerlerini görmeyip sadece kedilerle konuşan o kedici teyzeleri de anlamak varmış. Onlar elenmiş.
Peki ne yapalım? Ermiş uzakdoğulu bilgeler gibi inzivaya çekilip, sadece sabahları güneşi selamlayıp, yeşil çay içip herkesten uzak bir hayatı mı seçelim?
Yetenek, bilgi, doğru, erdem, ahlak, iyi ve güzel olan basit ve bedelsiz olarak ifade edilen çoğu şey, bunlardan biri bile eksik kişilerce o kadar çok kutsallaştırılıyor ki sanki tüm bu iyi ve güzel haller çok ulaşılamaz şeylermiş gibi ortaya konulunca bizi ‘var olandan da ediyor’ bu durum.
Oysa tüm bu doğal, basit, bedelsiz ve güzel şeyler erişilemeyecek kadar kutsallaştırılmasa, karşı direnç de oluşmayacak bana göre.
İşte bu güçlü karşı direnci yok etmek, kabul etmemekle, bu kutsallığı reddetmekle içsel bir başka dirençle mümkün.
Oysa artık günümüzde en büyük motivasyonumuz olan mutluluk da artık kendi kabulcülüğü ile geliyor.
Kendini böyle kabul et;
Herkesi de olduğu gibi kabul et,
Kimseyi değiştirmeye çalışma zaten değiştiremezsin, değiştiremeyeceğini kabul et;
Hatta bir de şu var! Hadi diyelim bazı değişiklikleri mümkün kıldın, değişti de hani ne oldu? Sorusunu kabul et.
Bu korkunç bir paradoks.
Geç başkasını kendini bile değiştiremeyi denemeyip, kendini her hali ile seven ve dokunulmaz ilan eden “Ben buyum beni de böyle kabul edin” diyenlerin başkasını değiştirmeye çalışması yüzünden de ayrı helak olduk.
Söylediği ile yaptığı birbirini tutmayanların, inandığı gibi yaşamayanların, çaresizliği, o çaresizliğin yarattığı bizlere bulaşan açmazlar, kabullenişler, suskunluklar beni ayrı boğuluyor. Çünkü “Bu böyle olmaz, olmamalı” diye en çok ses çıkaranlar da onlar.
Sadece kendini anlayan, kendini seven, kendini beğenen, kendini beğeneni beğenen, kişisel hazları ve çıkarkarı için her yolu mübah gören, diğerleri ile olan kedilerle, kuşlarla, balıklarla, çiçeklerle, ağaçlarla, insanlarla olan tüm sosyalliğini, iyiliğini, mücadelesini, direncini “Like” tuşuna bağlayan, özü sözünden sapmışlar yüzünden eleniyoruz.
İnsan avazı çıktığı kadar bağırmak istiyor.
Biz seninle aynı Like’ı alıyor olamayız!