Modern çağ bizleri mutlu etmiyor, meşgul ediyor!

Bu modern çağ bizleri mutlu etmiyor, meşgul ediyor.

Sürekli bir şeylerin peşinde olman düzenli bildirim ve Like alman algoritma ile uyumlu hatta kendinin en iyi versiyonu olma çaban takdir ediliyor, sürekli harcaman, tüketmen aynılaşman, herkesleşmen telkin edilirken sana sürekli çok önemli biri olduğun düzenli duygularını ya da halini paylaşman için her platform başka başka soruyor.

Mesela Facebook ‘Ne düşünüyorsun?” Diye sorarken, X ‘Neler oluyor? anlat’ diyor. İnstagram ise anlatmanı değil göstermeni bekliyor. Oysa iyi bak, iyi bak “Senden çok var.” Herkes anlatınca, konuşunca dinleyen yok. Herkes gösterince bakan yok. Haliyle o istatistikler de hiç olmadığı kadar önemli. Herkes kendi markasının reytingini aldığı Like, Fav ya da beğeniyi artık kendinden bile çok önemser halde. Görünmeyeni boşver! Görünen önemli, nasıl yansıttığın önemli diyorlar bize…  Şekilcilik, mükemmeliyetçilik, sınırsızlık,  +mış gibilikler pazarlanıyor.

Kabul etsek de etmesek de toplumsal ya da siyasi bir kavram olan günümüzü en iyi anlatan bu moden çağın adı “Post-Truth”çağı. Artık hakikatin önemini yitirdiğini, bireylerin karar verirken ya da bir konu hakkında kanaat getirirken doğrunun, nesnel gerçeklikler yerine duygularla, inançlarla belirlenmesi hali.

Sürekli genç sağlıklı bakımlı, hatasız ve düzenli tüketici ve de meşgul olmalısın diyor bize bu çağ. Ben senin işini kolaylaştırırım sana çeşitli filtreler getirdim haaaanıım diyor oradan yapay zeka. Sen yeter ki iste! Her şey mümkün.

Oysa böylesi içi boş meşguliyetler üretkenlik demek değil ki! Sürekli anlam peşinde koşmak, sürekli anlam aramak anlam yaratma çabası da hiçbir anlam yaratmıyor. Anlam yoksa da insan yok. Yerleşik olmayan inançlar, idealize edilmemiş düşünceler her saniyeni tıka basa doldurman sürekli meşgul olman demek.

Oysa sürekli meşgul olmak yerine bazen de durup düşünmek, soluklanmak sindirmek, hissetmek anlamlandırmak lazım. Anlam aramak da anlam yaratmak demek değil. Dolu bir takvim, dolu bir ruh demek değil. Prof. J. Grogoire ne de güzel ifade etmiş. Yapmaya benzeyip de “Yapmak” olmayan ne çok şey var.

  • Hazırlanmak, yapmak değildir.
  • Takvimine yazmak, yapmak değildir.
  • Yapılacaklar listesine geçirmek, plan yapmak, yapmak değildir.
  • İnsanlara nasıl yapacağını söylemek, yapmak değildir.
  • Yapılacak her şeyi adım adım planlamak yapmak değildir.
  • Arkadaşlarına mesaj atmak, onların yapıp yapmadığını merak etmek, yapmak değildir.
  • Sosyal medyada cafcaflı gönderiler yazmak, paylaşmak yapmak değildir.
  • Kendini ya da bir başkasını yapmadığı için hırpalamak, yapmak değildir.
  • Yapanlara hınç beslemek, yapmak değildir.
  • Önündeki engellere söylenmek, sürekli şikâyet etmek, düzenli eleştirmek yapmak değildir.
  • Başkalarının nasıl yaptığını okumak, paylaşmak yapmak değildir.

Bir şeyi yapmanın tek yolu onu yapmaktır.

Umut Kaşan – 06.10.2025

You may also like...