17 Ağustos’tan 6 Şubat’a fay hattı gibi kırıldık.
Yaşadığımız her büyük #deprem yalnızca yer kabuğunu değil, toplumsal hafızamızı da parçalıyor.
17 Ağustos 1999’da yıkılan yok olan evler, hayatlar ve hayaller kadar, adalet duygumuz da enkaz altında kaldı.
Oysa hiç unutmamak istedik, oysa hep bir daha o kadar kötüsü olmasın diye hesap sormak istedik.
Ne hesap sorabildik ne daha kötüsüne hazırlıklı olabildik.Her büyük acıyı da başka bir büyük acıyla hatırladık.
Yüzlerce müteahhit ve kooperatif başkanına binlerce dava açıldı da ne oldu? Cezaların büyük kısmı affa uğradı, dosyalar zaman aşımına gömüldü. Enkazdan sağ çıkanın aradığı adalet artık çoktan yaralıydı. Beddua alanlar ise artık sadece ilahi adalete sığınmamızı istiyor.
O adaletsizliğin faturası yıllar sonra tekrar önümüze geldi: 6 Şubat 2023. Kahramanmaraş merkezli felakette yine kahrolduk. On binlerce insanımızı toprağa gömdük. Yine baltık ki yıkılan binaların çoğu, “imar barışı” adıyla yasallaştırılmış çürük yapılardı. Yine başladık deprem değil bina öldürür, hesap soracağız demeye.
Yine soramadık ! Soru sormak da suçtu artık.
Eğer hukuk gerçekten işletilseydi, belli 1999’un sorumlularının en ağır bedelleri ödediğini görseydik 2023’te aynı acıyı bu ölçekte yaşamayacaktık.
Keşke yaşatabilseydik olmadı yaşatamadık.
Hesap soramadığımız soru bile soraöadığımız gibi sevdiklerimizin anılarına, acılarına hatta çok tuhaf diplomalarına bile sahip çıkamadık. Çürük binalar ve çürümüş adalet sistemi yüzünden sevdiklerimizi yine yaşatamadık. Kaybettiğimiz her şeyden ise birileri sürekli kazandı.
17 Ağustos’ta nefeslerimizi tutup “Sesimi duyan var mı?” Diye sorarken 6 Şubat’ta ise “Bir ses duydum, yaşıyor. Yardıma gelen var mı?” Diye sorduk. Sesini duymak da yetmedi.
Eğer bu ülke bir gün gerçekten depreme dayanıklı olacaksa, sadece binaları değil, adalet sistemini de sağlamlaştırmak zorunda. Çünkü #adalet çürükse, hiçbir bina sağlam kalmaz.

Sesimiz hala duyulmuyor. ( Birgün Gazete)
ANILARINA VE ACILARINA SAYGIYLA.
#umutkaşan | #didim | #17Ağustos